Sivil Toplum Örgütleri Demokrasi ve Anayasa Değişikliği

 

Demokratik ülkelerde sivil toplum örgütleri (dernekler, vakıflar, meslek odaları ve sendikalar), kendilerini demokrasinin vazgeçilmez bir unsuru olarak kabul etmektedirler. Bu nedenledir ki; sivil toplum örgütleri ve temsilcileri hem kurumsal olarak hem de bireysel olarak ülkelerini, ülke insanlarını ve temsil etmiş oldukları üyelerini yakından ilgilendiren meselelere daha demokratik, daha özgürlükçü, ideolojik kaygılardan uzak ve daha objektif yaklaşarak değerlendirme yapabilmektedirler. Hele, söz konusu olan demokrasinin antidemokratik eylemler ve oluşumlar neticesinde zayıflatılması ve ortadan kaldırılması ise; hiç tereddüt etmeden bu  tür antidemokratik  faaliyetlerin karşısında eylem ve söylem olarak  yer almalarını, mevcudiyetlerinin ve amaçlarının bir gereği saymaktadırlar.

 

Halk egemenliğine dayalı, demokratik ve parlamenter sistemi benimseyen ülkemizde ise, üzülerek ifade ediyorum ki, durum hiç de böyle değildir. Ülkemizde faaliyet gösteren sözde bazı sivil toplum örgütleri; geçmişte olduğu gibi 12 Eylül darbe ürünü olan Anayasanın (Demokrasinin gelişmesine katkı sağlayacak ve kamu çalışanlarına yeni haklar getirecek olan) bazı maddelerinde yapılan değişikliğin referanduma sunulduğu bu günlerde de HAYIR cephesinde birleşerek yine demokratikleşme adına kötü bir sınav vermektedirler. Farklı düşünce yapılarına sahip oldukları bilinen ve kamuoyu tarafından da asla bir araya gelmeleri düşünülemeyen bu örgütlerin; Anti demokratik girişimlerin yanında yer almak suretiyle, adeta tabanlarını oluşturan bireylerin düşüncelerini yok sayarak, onlara ihanet etme pahasına birlikte hareket ettikleri ve bütün eleştirilere rağmen birlikte hareket etme noktasındaki ısrarlı davranmaları da herkesçe bilinen bir gerçektir.

 

Varlıklarını demokrasiye borçlu olan ve demokrasinin kurum ve kurallarının kamil manada işletilmesi adına mücadele etmesi gereken sivil toplum örgütlerinden (beşli çete diye adlandırılanlar) bir kısmı 28 Şubat sürecinde; bir kısmı da (Türkiye Kamu –Sen in ev sahipliği yaptığı Ulusal Birlik Hareketi Platformu Üyeleri diye adlandırılanlar) Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde direkt ve  dolaylı olarak  halkın iradesine müdahale sayılan bu  antidemokratik girişimlerin içerisinde yer  almış ve gerçek yüzlerini kamuoyuna göstermişlerdir.

 

Bugün ise; demokrasinin gelişmesinin önündeki engelleri kaldıracak olan, milletimizin her ferdine ve kamu çalışanlarına yeni haklar getirecek olan darbe anayasasının bu kısmı değişikliklerine bile tahammül edemeyerek, bu sivil toplum örgütlerinden bazılarının “HAYIR” cephesinde birleşmek suretiyle yine sahnedeki yerlerini aldıkları görülmektedir.

 

Hiç kimsenin kuşkusu olmasın; bu ülkede, Demokratikleşmenin ve bireysel özgürlüklerin önünü tıkayacak davranışlarda bulunan sivil toplum örgütlerinin karşısında; Milletinin geleceğini düşünen, demokrasinin kamil manada uygulanması için mücadele eden, bireysel özgürlüklerin önünün açılması için çalışan sivil toplum örgütleri ve kamu çalışanlarının haklarını savunan sendikalar da vardır.

Bu ülkede; sivil toplum örgütü olmanın gereğini yerine getirerek; toplumun değerlerini ve hassasiyetlerini önceleyerek mücadelesini sürdüren, MEMUR-SEN Konfederasyonu ve SAĞLIK-SEN olarak temel talebimiz; gelişen ve istekleri değişen milletimizin ve kamu çalışanlarının taleplerine cevap vermeyen ve darbe ürünü olan mevcut anayasanın tamamen değiştirilmesi;  toplumsal taleplere cevap verecek, çağdaş ve demokratik normlara uygun yeni bir anayasanın yapılmasıdır.

 

Ancak; yapılan bu kısmi anayasa değişikliğini her ne kadar yeterli görmesek de; ülkemizin demokratikleşmesine kakı sağlayacak ve milletimizin önünü açacak olan maddelerin yanında; temsil etmiş olduğumuz kamu çalışanlarının geleceğini ilgilendiren memurlara toplu sözleşme hakkı ve memurlara verilen disiplin cezalarının yargı denetimine açılması hakkı, memurlar için önemli kazanımlardır. Özellikle verilen toplu sözleşme hakkı, ileride memurlar adına yeni kazanımların kapısını açacak olan çok önemli bir değişikliktir.

 

Kamu çalışanlarının geleceği için açılan bu kapının kapanmaması adına, MEMUR-SEN Konfederasyonu ve SAĞLIK-SEN olarak; 12 Eylül 2010 tarihinde halk oylamasına sunulacak olan Anayasa değişikliğine “EVET” diyoruz. “Hangi görüşte olursak olalım” siz kamu çalışanlarının da, sandığa giderek; geleceğiniz, çocuklarınızın geleceği ve ülkemiz demokrasinin gelişmesi adına, kısacası kazanılmış ve kazanılacak olan haklarımız adına kararınızın “EVET”olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.

 

  • PAYLAŞ :