MEMİŞ: TÜRKİYE PANİK BUTONLARININ ÜLKESİ OLMAMALI

Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı ve Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, kadınların ailede, sosyal hayatta ve iş hayatında yaşadığı her türlü sorunun, gerçekte değerler sistemi ihtiyacını hatırlatan sonuçlar olduğunu söyledi.

 

Sağlık-Sen olarak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliği kapsamında düzenlediğimiz ‘Kadın Eli, Kadın Emeği’ panelinin açılışında konuşan Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, insan hak ve özgürlükleri konusunda, kadın hakları konusunda, gelişmişlik kriteri olarak sunulan çözüm önerilerinin; medeniyet mirasımızın ufkuna hiçbir zaman yetişemeyeceğini gösterdiğini kaydetti.

 

Kadim medeniyetin kalbi Türkiye’de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın, kurumsal stratejilerini ithal politikalardan arındırması gerektiğini de dile getiren Metin Memiş, “Türkiye panik butonlarının Türkiye’si değil, sevgi, saygı ve hoşgörü ikliminin solunduğu Türkiye olmalıdır. Batının maddeci kültürü; kadına bakışı ve kadına yönelik sosyal tanımlamalarıyla, kadını değersizleştiren bir cahiliye dönemi portresi çizmekten öteye geçememiştir” şeklinde konuştu.

 

Toplum olarak; kadınları bir anne, bir eş, nesil yetiştiren bir öğretmen, şifa dağıtan bir hekim, adalet dağıtan bir hakim, adil bir yönetici olarak görmeye ve anlamaya ihtiyacımız olduğunu kaydeden Metin Memiş, ne yazık ki hayatı üreten kadınlara hayatı zehir eden bir buhran çağında yaşadığımızı kaydetti.

 

Bütün dünyada ve ülkemizdeki kadın algısını, şiddet, kadın cinayetleri, taciz gibi sosyal travmaların her geçen gün daha fazla kuşattığını da dile getiren Memiş, “Sosyal politikamızı belirleyen kriterler, kadınların dezavantajlı grup olarak tanımlanması başta olmak üzere, ithal pek çok kalıba göre şekillenmektedir. Kadını sosyal hayata, iş hayatına kazandırmak için geliştirilen stratejiler, ahlak temelinde inşa edilmemiş bir sosyal hayatta, çalışma hayatında yeni problemler üretmekten başka işe yaramamaktadır. Kadınlarımızın ailede, sosyal hayatta ve iş hayatında yaşadığı her türlü sorunun  gerçekte değerler sistemi ihtiyacını bize hatırlatan sonuçlar olduğunu görmemiz ve bu yöne odaklanmamız gerekmektedir.” dedi.

 

ALBAYRAK: MEDYA ŞİDDET DİLİ KULLANMAMALI

 

Gazeteci-Yazar Özlem Albayrak ise konuşmasında, medyanın kadın konusundaki diline dikkat çekti. Medyanın, kadına şiddette dilini kontrol etmesi gerektiğini belirten Albayrak, “Özgecan, Münevver Karabulut cinayetlerinde birçok şey yazıldı, çizildi. Bu süreçte, aktivist medya olduğu gibi, şiddet dilini kullanan da bir medyayı gördük. Bu iki olay arasında 60 kadın öldürüldü. Biz sadece bu ikisini biliyoruz. Bu kadar cinayetin işlendiği ülkemizde, sadece bu iki olayı hatırlamamalıyız” şeklinde konuştu.

 

Ülkemizde, kadına şiddetin dozu artarak sürdüğünü söyleyen Özlem Albayrak, bunun sebebinin ise, kadınların gelenekçi yapıda kendisine tanımlanan alanın dışında kendisine yer açmaya çalışması olarak değerlendirdi. Albayrak, “Gelenekte kadının annelik rolü vardır. Ona biçilen bir alan vardır. Bunun dışına çıkmayan kadın yüceltilir. Kadın, yeni haklar talep etmeye başladığında şiddet başlıyor” dedi.

 

ÇALIK: SAĞLIKTA DÖNÜŞÜMÜN MİMARI KADIN SAĞLIK ÇALIŞANLARIMIZDIR

 

Daha sonra Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Öznur Çalık konuştu. Bu yıl, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü sebebiyle ilk kez konuştuğunu söyleyen Çalık, kadının şiddetle anılır hale gelmesini eleştirdi. Türkiye’de sağlık hizmetlerinde memnuniyetin artmasında önemli bir pay sahibi olan kadın çalışanların görmezden gelinmemesi gerektiğini de belirten Öznur Çalık, sağlıktaki kadın temsil oranının yüzde 62 olduğunu hatırlattı.

 

Kadınlara karar alma sürecinde fırsat verilmesi halinde, kadınların ellerinden geleni yapacaklarını söyleyen Çalık, kadınların sendikalar başta olmak üzere her alanda da yeterli şekilde temsil edilmesi gerektiğini kaydetti. Ak Parti olarak kadın bakan ve kadın belediye başkanı konusunda önemli adımlar attıklarını ifade eden Öznur Çalık, toplumun bütün kesimlerine çağrıda bulundu ve kadınların hak ettiği gibi temsil edilmesi gerektiğini ifade etti.

 

Sağlık-Sen’in 3 yıl önce düzenlediği panelde yine aynı kürsüden, başörtüsü yasağının kadına yönelik bir şiddet olduğuna yönelik açıklamada bulunduğunu hatırlatan Çalık, başörtüsü yasağının kaldırılmasıyla başı açık kadınla, başı örtülü kadın arasındaki eşitsizliği de giderdiklerini ifade etti. Kadınla erkeğin fıtratlarının farklı olduğunu söyleyen Öznur Çalık, fırsatların eşit olması gerektiğini kaydetti.

 

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ile ilgili birçok düzenleme yaptıklarını belirten Çalık, kadına şiddetin tamamen bitmesi için ailenin güçlenmesi gerektiğini, toplumsal seferberlik ilan edilerek şiddete son verilmesi gerektiğini dile getirdi.

 

Panelin moderatörü, Gazi Üniversitesi Tıp Etiği ve Tıp Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nesrin Çobanoğlu ise konuşmasında, kadına yönelik şiddette şahit olduğu bazı olayları katılımcılarla paylaştı. Çobanoğlu, kadına yönelik şiddetin nedenlerinin iyi incelenip bu sorunların çözümü için çalışma yapılması gerektiğini ifade ederek ekonomik sorunlar, kişinin iş veya sosyal çevresinde yaşadığı olumsuzluklar, toplumsal yozlaşma gibi konuların bu nedenler arasında olabileceğini belirtti.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ÖÇAL: EVDE BÜTÜN SORUMLULUK KADINA VERİLİYOR

 

Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Habibe Öçal ise konuşmasında, sendikal yapılanmada kadınların yerine dikkat çekti. Kadınların sendikal hayat ve çalışma hayatında yer alması için, kadınların da mücadele etmesi gerektiğini ifade etti. Sendika yönetimlerinde neden kadınların olmadığına yönelik bir çalışma yaptıklarını belirten Habibe Öçal, buradan çıkan en önemli sonucun, çalışan kadınların evlerindeki bütün sorumluluğu almak zorunda kaldıkları, sosyal yaşantının dışında kalmaları ve sendikal çalışmaların dışında tutulmaları olarak tespit edildiğini ifade etti.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ÖZKAN: KADIN ÇALIŞAN YIPRANIYOR, KARŞILIĞINI ALAMIYOR

 

Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü Şenay Özkan da konuşmasında, kadın sağlık çalışanlarının yaşadığı sorunlara dikkat çekti. Kadın sağlık çalışanlarının evleri ile işi arasında kaldığını belirten Özkan, “Kadın çalışan 24 saat nöbet tutuyor. Çocuğunu bırakacak yer bulamıyor. 24 saat esasına göre hizmet veren sağlık kuruluşlarında, 24 saat hizmet verecek kreş ve okul çağındaki çocuklar için de klüp hizmeti verilmeli. Kadınların çalışma şartları çok ağır. Hem kadının çalışma hayatında ve günlük hayatta yer almasını istiyoruz, hem de onların çalışma şartlarına yönelik yeterli sayıda pozitif ayrımcılık sağlayacak düzenleme yapmıyoruz” şeklinde konuştu.

 

Kadın sağlık çalışanlarının yıprandığını, birçok sağlık sorunu yaşadığını, ancak yıpranma payı verilmediğini, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmadığını belirten Şenay Özkan, kadınlara yönelik yapılan düzenlemelerde emeği geçenlere de teşekkür etti.

 

Kadınlar Günü’nün önemli olduğunu, ancak sözlerin verilip, bir yıl sonra tekrar görüşmek üzere unutulduğu bir gün olmaktan çıkıp, verilen sözlerin tutulduğu, beklentilerin karşılandığı Kadınlar Günü olmasını istediklerini belirten Şenay Özkan, bu konuların tartışılmasını sağlayacak bu panelin düzenlenmesinde emeği geçenlere de teşekkür etti.

 


FOTO GALERİ

  • PAYLAŞ :