Vesayet Arayışlarına “Hayır” Yeni Anayasa’ya “Evet”

Ülkemizin tarihine kara bir leke olarak geçen 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 35 yıl geçti. 35 yıl önce bugün 650 bin kişi gözaltına alındı, 1,683 bin kişi fişlendi, 50 kişi idam edildi, 171 kişinin ‘işkenceden öldüğü’ belgelendi.

 

 

Darbeyle beraber ülkedeki bütün siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri yasaklandı, TBMM lağvedildi. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti. Binlerce çalışan işinden atıldı, sendikalaşma engellendi, özgürlükler rafa kaldırıldı. Kısacası 12 Eylül; kan ve gözyaşının akıtıldığı karanlık bir dönem olarak tarihe kazındı. Kara günü kınıyor, aradan 35 yıl geçmesine karşın halen geçmişe özlem içerisinde olarak millet iradesini vesayet altına almaya çalışan anlayışları ve  illegal tüm yapıları kınıyoruz.

 

 
Millet iradesine karşı yapılan Gezi kalkışması,17 ve 25 Aralık darbe girişimleri ve tırmandırılan terör olayları vesayetten yana olanların son hamlesi oldu. Milletimiz vesayetçilere karşı iradesine sahip çıkarak, taşeron örgütlerin oyununu bozdu. Milletimiz ülkesine bundan sonra da sahip çıkacak, karanlık yapılar tarafından dizayn edilmesine fırsat vermeyecektir. Vesayet arayışlarına ‘Dur’ diyen milletimiz, yıllardır özlemini duyduğumuz demokratik, özgürlükçü, sivil bir anayasayla darbeler döneminin tamamen kapatılmasını bekliyor.

 
12 Eylül’ün tüm izleri, mikro organizmalarına kadar ortadan kaldırılmalı, darbe mahsulü bir anayasanın mevcudiyeti bir kayıp ve utanç olarak görülmelidir. Demokratik, sivil ve özgürlükçü yeni anayasa yapım sürecinin uzamasının hem ülkemiz hem de milletimiz açısından ekonomik, siyasi ve toplumsal ağır sonuçları olacaktır. Çerçevesini temel insan hak ve özgürlüklerinin çizdiği, ideolojik ön kabullerden arındırılmış, en geniş toplumsal uzlaşıyı temsil edecek ve bireyin devlete karşı özgürlüklerinin genişletilmesini sağlayacak yeni bir anayasa yazılmalıdır.

 
Bürokratik oligarşi geleneğinin; Türkiye’nin dinamizmini frenlemesine fırsat verilmemeli, siyasi aklı denetleyici ve terbiye edici alışkanlıklar tasfiye edilmeli ve siyaset kurumu ile bürokrasi arasındaki ilişkiler, bütün demokratik ülkelerde olduğu gibi, siyaset kurumunun önderliğinde yürütülmelidir. Öte yandan geçmişiyle güçlü bağlar kurabilen, kadim medeniyet değerlerini taşıyabilen, bununla birlikte gelecek tasarımı yapma yeteneğine sahip, özgüveni yüksek bireylerin yetişmesine katkı sağlayacak demokratik zihniyet ve düşünce ortamı sağlanmalıdır.
Aynı 12 Eylül’e zemin hazırlayan, sokakları yangın yerine çevirip yağmalatan ve kardeşi kardeşe kırdırarak tankların sokağa çıkmasını sağlayan küresel emperyalizm ile cunta ittifakı ve işbirlikçileri dün olduğu gibi bugün de rahat durmuyor. Türkiye’nin büyümeye, normalleşmeye ve uluslararası arenada söz sahibi olmaya başladığı dönemlerde olduğu gibi terör ve şiddet ile vesayetçilerin özlem duyduğu kaos havasını el birliği ile meydana getirmek için saldırıyorlar.  Son günlerde şiddetini her geçen gün artıran hain terör saldırıları açıkça vesayete hizmet ediyor, yüzyıllarca üzerinde birlikte kardeşçe yaşadığımız topraklarımıza, birlikte yaşama isteğimize nifak tohumları ekerek birliğimizi hedef alıyor. İçinden geçtiğimiz bu kritik süreçte vesayete hizmet eden terör olaylarına karşı milletçe verilecek en güzel cevap; birlik ruhu içerisinde, ortak akılla, aklı selime dayalı olarak teröre, terör örgütlerine, terörü besleyen ve yönlendiren kirli odaklara karşı yekvücut olduğumuzu göstermektir.

 
Bu duygu ve düşüncelerle Memur-Sen olarak her türlü darbenin, vesayetin ve terör örgütlerinin karşısında yer almaya, milletle yürümeye devam edeceğimizi belirtiyor, tüm darbeleri bir kez daha lanetliyoruz.

  • PAYLAŞ :